Mutluluğum Stresten!

bayan trend - kadınlar için güzellik sırları

Stres mutluluğa yol açar mı?Ama ya mutluluğun sırrı, bunun tam aksiyse? ABD'de yayımlanan yeni bir kitap, stres olmazsa gerçek mutluluğun da hayal olduğunu savunuyor.

BBC'de yer alan habere göre, Beyaz Saray'ın eski danışmanlarından yazar Todd Buchholz, bol tatilli ve az stresli bir yaşama özlem duyan çağın insanına, asıl nimet 'baskı altında oradan oraya koşturmaktır' mesajını veriyor. Yazar, koşuşturmanın insanı hem zihnen hem de bedenen dinç kıldığını ve stresten zevk almanın çok önemli bir meziyet olduğunu söylüyor.

Buchholz, insanın doğası gereği kendini en çok bir işe konsantre olmuş halde mutlu hissettiğini, tatile çıkmanın veya emekliye ayrılmanın ise mutsuzluk sebebi olabileceğini aktarıyor. ABD'li yazarın tezine göre Avrupa'da en mutlu kişilerin İngilizler olması gerek. Zira Avrupa Komisyonu rakamlarına göre 2008-10 yılları arasında haftada ortalama 42 saatle en uzun çalışan millet İngilizler.

Beyonce Parfüm Sektörüne Giriyor!

bayan trend - kadınlar için güzellik sırları

Bu parfüm çok konuşulacak.Yeni albüm ve Avrupa turnesi derken Beyonce yeni bir parfüm çıkartmaya da fırsat buldu. 3. kokusunu piyasaya sürecek olan güzel şarkıcı bu sıralar sıkı çalışıyor.
Şarkılarının kadınlara güç ve kendine güven verdiğini söyleyen Beyonce, yeni parfümü 'Pulse'un sahnedeki Beyonce'u yansıttığını söyledi. Son parfümünün içindeki gücü bulmak isteyen kadınlar için birebir olduğunu da ekleyen şarkıcı şişenin modern tasarımının da dikkat çekeceğini söyledi.

Beyaz Saç Tarihemi Karışıyor?

bayan trend - kadınlar için güzellik sırları

Beyaz saçlar için tarih sayfaları aralanıyor.Bilim adamları saç renginin melanosit olarak bilinen ve renk üreten kök hücrelerle birlikte çalışan kıl folikülü kök hücreleri tarafından belirlendiğini, ancak son olarak ''Wnt'' adlı protein pigmentasyonunu kontrol eden iki yeni hücre tipi belirlediklerini bildirdi.

Cell dergisinde yayımlanan makalede, New York Üniversitesi Tıp Merkezi araştırma ekibine göre, kök hücrelerdeki bu protein eksikliği beyaz saça neden oluyor. Ekibin başında bulunan Prof. Mayumi Ito, fareler üzerinde yapılan deneylerde Wnt sinyal proteinleri ile hücrelerin genetiği değiştirilerek saç renginin değişiminin durdurulabileceğini ve eski rengin de geri gelebileceğini söyledi.
Ito, yapılan bu araştırmanın melanom dahil melanositle ilgili başka hastalıklar hakkında da derinlemesine bilgi vereceğini kaydetti.

Çocuklarını Döven Anneler!

bayan trend - kadınlar için güzellik sırları

Anneler çocuklarını dövüorlar.Milliyet tarafından Örsan Öymen anısına verilen "Yılın İnceleme Ödülü"nün bu yılki sahibi Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sezer Ayan oldu.

Bu yıl 20.'si verilen ödül, Türkiye'nin kan ağlayan sorunlarının başında gelen "Çocuklara Karşı İşlenen Suçlar" konusuna ayırıldı. Ayan'ın ödüle layık görülen çalışması ise "Aile ve şiddet: Aile İçinde Çocuğa Yönelik Şiddet" adlı Şubat 2010'da yayımlanan kitabı oldu.

Seçiciler Kurulu'nun "psiko-sosyal, tarihsel ve hukuksal açıdan incelemesi, kapsamlı bir çalışma olması ve ödül için belirtilen koşulları yerine getirmesi" gerekçesiyle çalışmasını ödüle değer gördüğü Ayan, çarpıcı araştırmasıyla ilgili sorularımızı yanıtladı. "Aile içi şiddetin Türkiye'de her zaman önemli bir sorun" olduğunu söyleyen Ayan, Sivas'ta yürüttüğü araştırması için 70 ilköğretim okulunda 655 öğrenciyle görüştüğünü, sonuçların çocuklardaki şiddet eğilimini göstermesi açısından önem taşıdığını anlattı.

Anne terlikle, baba tokatla...

Ayan, görüşülen ailelerde anne ve babaların yarıdan fazlasının bağırarak kavga ettiğini, kavgaların en fazla çocuk veya para yüzünden olduğunu, erkeklerin dörtte birinden fazlasının eşini tokatladığını, tekmelediğini, yumrukladığını, saçını çektiğini ya da evdeki eşyalara zarar verdiğini söyledi. Babaların genellikle eşiyle kavga ederken çocuklarına da bağırdığını ve bir kısmının çocuklarını da dövdüğünün görüldüğünü söyleyen Ayan, "Çocukların söz dinlememe, kardeşiyle kavga etme ve ders çalışmama gibi nedenlerle dayak yediği görüldü. Kızlar daha çok anneleri, erkekler ise babaları tarafından şiddete maruz kalıyor. Çocukların yarıya yakını okulda öğretmenlerinden de dayak yiyor. Ailelerin çoğunluğu yine okuldaki şiddeti, 'Öğretmenin vurduğu yerde gül biter' düşüncesiyle haklılaştırıyor" dedi.

Annelerin ise yüzde 54'ünün çocuklarını dövdüğü sonucunun çıktığını söyleyen Ayan, "Çocukların yüzde 14'ü terlikle, yüzde 10'u tokatla, yüzde 9'u kulağı çekilerek şiddet görüyor. Yüzde 10'u ise azarlanıyor. Çocukların yüzde 32'si haftada en az bir kez anne ya da baba şiddetine maruz kalıyor" diye konuştu. Babaların ise yüzde 46'sının çocuklarını dövdüğünü anlatan Ayan, "Annesinden dayak yiyen çocuklar söz dinlemediği için, babasından dayak yiyen çocuklar ise annesini dinlemediğini için şiddete maruz kalıyor. Döven babaların yüzde 15'i tokat atıyor" dedi.

Şiddet gören daha saldırgan

Evde şiddete uğradığı tespit edilen öğrencilerin saldırganlık eğilimlerini de ölçtüklerini söyleyen Ayan, şöyle devam etti:
"Ailesinde şiddet gören öğrencilerin saldırganlık eğilimleri fazla çıktı. Sosyo-kültürel, ekonomik ve psikolojik anlamda anne baba yeterliliğine sahip olmayan insanların çocuk sahibi olmaları, kız ve erkek çocuklarının cinsiyet ayrımına tabi tutularak sosyalleştirilmeleri, namusun sadece kız ve kadın kimliğine mal edilmesi, cinselliğin bu bağlamda bir tabu olması, ayrıca geleneksel Türk ailesinde şiddetin bir sorun çözme yöntemi olarak meşrulaştırılması şiddetin başlıca nedenleri arasında geliyor."

Dr. SEZER Ayan kimdir?

Adana'da 1970 yılında doğan Sezer Ayan, ilköğrenimini Adana'da, orta ve lise öğrenimini Kahramanmaraş'ta tamamladı; 1989'da Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü'nü bitirdi. Aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde 1992'de yüksek lisansını, 2006'da doktora eğitimini tamamladı. Aynı üniversitenin Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü'nde Yrd. Doç. Dr. olarak çalışıyor. Uzmanlık alanı ailede çocuğa yönelik şiddet ve çocuk suçluluğu olan Ayan'ın bu konularda ulusal ve uluslararası dergilerde yayımlanmış çeşitli makaleleri ve bir kitabı bulunuyor. Ayan, evli ve iki erkek çocuk annesi.

Seçici Kurul'da kimler var?

Seçici Kurul'da, İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkanı Avukat Fatma Başar, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sevda Bekman, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel, UNICEF Çocuk Koruma Programı Sorumlusu Ceyda Dedeoğlu, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nun eski Genel Müdürü Dr. Bülent İlik, Radikal gazetesi yazarı Altan Öymen, Anne Çocuk Eğitim Vakfı Kurucu Başkanı Ayşen Özyeğin, Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Solakoğlu, Çocuğu İstismardan Koruma ve Rehabilitasyonu Derneği Başkanı Prof. Dr. Oğuz Polat ve İstanbul Çocuk Mahkemeleri emekli yargıcı Umran Sölez Tan yer aldı.

Anne Olmaya Hazır Mısın?

bayan trend - kadınlar için güzellik sırları

Anne olmaya ne dersiniz?.Günümüzde hala pek çok kadın gebeliğe ciddi tıbbi sorunlarla başlıyor, bebeğe zararlı olabilecek maddelere maruz kalıyor ve sağlığını koruyucu hiçbir önlem almadan plansız gebe kalıyor.
Anadolu Sağlık Merkezi Kadın Sağlığı ve Doğum Uzmanı Meltem Çam, gebeliğe karar verildikten sonra, anne adayının sağlığının iyileştirilmesinin çok önemli olduğunu söylüyor. Dr. Çam şöyle devam ediyor: "Sağlık kontrollerinin ihmal edilmemesi, gebelik planları konusunda anne ve baba adaylarının eğitilmesi ilk önceliğimiz. Günümüzde anne ve çocuk sağlığında daha iyi sonuçlar elde etmek için gebelikten önce harekete geçmek, tanı ve tedaviden çok koruma ve önlemeyi hedeflemek gerekiyor."

Bedeniniz anneliğe hazır mı?

"Gebelik öncesi beslenmede genellikle saf, temiz, kilo aldırmayan ama besleyici gıdaların tercih edilmesi gerekiyor. Düzgün ve sağlıklı beslenmeye ilave olarak folik asit takviyesi yapılması, kullanılan destek ürünleri varsa bunların güvenilirliği, yararı ve zararı irdelenmeli. Gebeliğe hazırlanan kadınlar sigara ve alkolü bırakmalı, bırakamıyorsa kullanım sınırlaması konusunda teşvik edilmelidir Anne adayının egzersize ve kilo kontrolüne de önem vermesi de büyük önem taşıyor"

Gebeliğe hazırlanırken hangi aşılar yaptırılmalıdır?

"Özellikle Human Papilloma Virüs (HPV), grip, hepatit B, kızamıkçık aşıları bu hastalık risklerini taşıyan gebe adaylarında hekim kontrolü ile birlikte yapılmalıdır. Ayrıca cinsel yolla bulaşan hastalıklarla ilgili risk belirlenmeli uygun testlerle ortaya çıkan hastalıklar tedavi edilmelidir"

Hangi hastalıklar risk oluşturur?

"Diyabet, tiroid hastalıkları, epilepsi benzeri nörolojik hastalıklar, hipertansiyon, böbrek hastalıkları, kalp-damar hastalıkları, astım, pıhtılaşma bozuklukları gibi sistemik hastalıklarda veya depresyon ve şizofreni gibi psikolojik hastalıklarda hasta gebelikten önce mutlaka bir hekim ile görüşmelidir. Mevcut tıbbi sorun nedeniyle kullanılan ilaçlar, gebeliğin hastalığın seyrine etkisi ve özellikle de diyabet gibi hastalıklarda gebeliğin hastalığın kontrollü bir döneminde planlanması uygun olacaktır."

Genetik hikâyenin önemi

"Anne yaşı, anne ve babanın tıbbi durumu, kadının daha önceki gebelikleri sorgulanmalıdır. Daha önceki gebeliklerinde bebeklerinde genetik sorunlar yaşayan çiftler ve ailede bilinen bir genetik hastalık mevcut olanlar tespit edilmeli ve bu aileler gebelik öncesi genetik danışma almalıdırlar. Bir önceki gebelik erken doğum, düşük veya ölü doğum ile sonlanmış ise hasta risk ve nedenlerin tespit edilmesi için incelenmelidir. Gebelikler arasındaki sürenin 18 aydan az olması, erken doğum ve bebeğin düşük doğum ağırlığında olması gibi riskleri artırmaktadır.

Çalışan Anne Çocuğunu Cepten Takip Edecek!

bayan trend - kadınlar için güzellik sırları

Çalışan anneler çocuklarını böyle takip ediyor.Evlerini cep telefonu ya da bilgisayar aracılığıyla uzaktan izleme fırsatı sunan Pronet 'Kameram' hizmeti ile bebeğinizin güvende olup olmadığını öğrenmek kolaylaşıyor" dedi.

Pronet'in Kameram adlı hizmeti ile annelerin bulundukları yerden video oynatabilen bir cep telefonu ya da bilgisayar yardımıyla canlı olarak bebeklerini izleyebildiklerini ifade eden Kastro şunları söyledi: "Evin istenen yerine yerleştirilen kameralar üzerinden istediğiniz anda bebeği kontrol etmek mümkün. Ayrıca Güvenlik Paketi'ni kullananlar okul çağında olan çocuklarının evden çıkış ve eve dönüş saatlerini de takip edebiliyor."

Anaokullarına da yerleştiriliyor

Annelerin 'Kameram' hizmetine ek olarak en çok Güvenlik Paketi'ni aldıklarına dikkat çeken Kastro, "Paket, 5 korumalı komple bir güvenlik paketi. Hırsızlık, yangın, acil sağlık problemleri, gaz kaçağı ve panik durumlarına karşı koruma sağlıyor. Çocukların başına bir şey gelirse, tek bir tuşla sağlık yardımına ulaşım sağlanıyor" dedi. Kameram hizmetinin kreş ve anaokullarında da tercih edildiğini anlatan Kastro çocukların güvenlik konusunda bilinçli olduklarında daha titiz davrandıklarını dile getirerek, "Alarm sistemi kurulmadan yatmayan çocuklar var. Bir de şifre panelleri ışıklı olduğundan tuşlara bastıkları için zaman zaman alarm ve çağrı merkezimize yanlış alarm düşmesine de sebep olabiliyorlar" dedi.

Uyku Öncesi Yemeği Obezliğe Yol Açabilir!

bayan trend - kadınlar için güzellik sırları

Uyku öncesi süt içmek obez yapıyor.Amerika'da yapılan bir araştırmada çocuklara uyku öncesi verilen sütün, ilerleyen yıllarda obeziteye sebep olduğu ortaya çıktı.
7 bin çocuğun 9 aylık, iki yaş, 4.5 yaş ve 5.5 yaş arasındaki süt içme oranlarını inceledi. Pediatrics dergisinde yayınlanan araştırma sonucuna göre, katı gıda almaya başlayan ve bir yaşından itibaren uyumadan önce süt içen çocukların yüzde 22.9'u, 5.5 yaşında obez oldu.

240 MİLİLİTRE SÜT 150 KALORİ

İki yaşından itibaren bir şişe süt içen çocukların ise yüzde 30'u 5.5 yaşına geldiğinde obez hâle geldi. Her akşam içilen 240 mililitre sütün 150 kalori verdiğini açıklayan araştırmacılar, bunun da bir ve iki yaşındaki çocuğun bir günde alması gereken enerjinin yüzde 12'sini karşıladığını belirtti.

Çocuğum Kardeşini Kıskanıyor Diyorsanız!

bayan trend - kadınlar için güzellik sırları

Çocuklar kardeşlerini kıskanır.Kıskançlık; sevilen birisinin, başkası ile ilgilendiği kanısına varıldığında takınılan olumsuz tutumdur. Her yaş grubunda görülebilen kıskançlık, çocuklarda daha yoğun yaşanır. İnsanı olumsuz etkileyen bu duygu, yetişkinler tarafından kontrol edilemediğinde çocuklarda engellenemez bir karmaşaya yol açabilir. Uzman Dr. Mehmet Yavuz, kardeş kıskançlığını önlemenin yollarını ve anne-babaların bu konuda nasıl hareket etmesi gerektiğini anlatıyor...
Kardeş kıskançlığı, kendine acıma, üzüntü, küçük düşme korkusu, can sıkıntısı, öfke, nefret ve intikam alma düşüncelerinin yanı sıra sevgi, koruma ve yakınlık hissetme isteği gibi karışık duyguların bileşiminden oluşmaktadır. İkinci kardeşin dünyaya gelmesiyle çocuk, sahip olduğu her şeyi kaybedeceği ve artık sevilmeyeceği hissine kapılabilir.
Çocuklarda kardeş kıskançlığının, annenin ikinci hamileliğiyle başladığını belirten Dr. Yavuz, bu duygunun 3 ila 8 yaş arasında daha yoğun yaşandığını belirtti. ''Bu dönemde çocuklar mantık kavramıyla değil duygu yönlendirmeleriyle yaşamı analiz eder. Ufak bir çocuk için yeni bir kardeş, çocuğun artık anne ve babası tarafından daha az sevileceğine, bütün ilginin yok olacağına, oyuncaklarının bir başkası tarafından alınacağına işarettir. Çocukların kardeş kıskançlığını yoğun şekilde yaşaması davranış bozukluklarına, iştah kaybına ve psikolojik birçok rahatsızlığa yol açabilir'' diyen Dr. Yavuz, bu durumun zamanla bir psikiyatri yardımı gerektirebildiğinin altını çizdi.

Kardeş kıskançlığının belirtileri nelerdir?

Bazı çocuklar kardeşlerini kıskandığını açıkça belli eder; bebeği sevmediğini, onu istemediğini ve evden gitmesini istediğini söyler. Bazen bebeğe zarar vermeye veya anne bebekle ilgilendiğinde aşırı tepkiler göstererek buna engel olmaya çalışabilir. Bazı çocuklarsa kardeşe aşırı ilgi ve sevgi gösterip anne ve babasının kaybettiği ilgisini geri kazanmaya çalışır. Hatta bebeğin ebeveyni gibi davranarak anne-babayı bebeğe dikkat etmesi konusunda uyarabilir. Kardeşe aşırı ilgi gösteren çocukların yaşadıkları kıskançlığı bastırmaya çalıştığını belirten Dr. Yavuz, bazı çocukların da ebeveynlerinin olumsuz tepkisini çekmekten korktukları için kardeşlerine aşırı ilgili davrandığını sözlerine ekledi.

İLGİYİ ÜZERİNE ÇEKMEYE ÇALIŞABİLİR

Kardeşini kıskanan çocuklar üzüntü, öfke, intikam alma ile sevgi, koruma duyguları arasında çatışma yaşar. Kardeşini kıskanan çocuğun daha önce kazanılmış davranışlarda gerileme, alt ıslatma, parmak emme gibi bebeksi davranışlarının altında, kaybettiği anne-baba ilgisini rakibinin yöntemiyle geri kazanma çabası yatar. Bu dönemde huzursuz, öfkeli ve saldırgan tavırlar sergileme, evden kaçma, okula karşı isteksizlik gibi problemlerin sık yaşandığını dile getiren Dr. Yavuz, çocukta stres belirtilerinin arttığını ve bu duyguyu baş ağrısı, mide bulantısı gibi belirtiler aracılığıyla ifade ettiğini, bazı çocuklarınsa bu duyguyu daha yoğun yaşadığı için kardeşine karşı saldırgan davranışlarda bulunabildiğini söyledi.

Kardeş Kıskançlığını Önlemek İçin...

Ebeveynlerin bilmeleri gereken en önemli konu, çocuğu bu duygudan dolayı suçlamak, yargılamak ve cezalandırmanın son derece yanlış olduğu. ''Çocuğun kardeşini, büyük bir mutluluk içinde kabul etmesini beklemek doğru değildir'' diyen Dr. Yavuz, öncelikle ailenin kardeşi olacağını çocukla paylaşması, yeni aile bireyi için büyük çocuğun düzeninin bozulmaması ve yeni bebek için seçilen isim ve eşyalarda çocuğun fikrinin alınması gerektiğini belirtti.
Anne hamilelik, doğum ve bebeğin bakımıyla meşgul olacağından ailede başka bir kişi, örneğin baba, doğumdan önce çocuğun parka gitme, yemek saati, oyun saati gibi yaşamsal rutinlerini üstlenmelidir. Çocuk bebeğe zarar veriyorsa aşırı tepki göstermeden net ama sert olmayan bir uyarıda bulunulmalıdır. Çocuğa bebeğin daha çok küçük olduğu ve henüz kendi gereksinimlerini karşılayamadığı anlatılmalıdır.
Çocuğa ''Artık sen ablasın, abisin" gibi cümleler kurmayıp onun da bir çocuk olduğunu unutmamak gerektiğinin altını çizen Dr. Yavuz, kıskançlık hissedildiğinde çocukları birbirine yakınlaştıracak ortamlar yaratılması gerektiğini belirtti. ''Övgü dolu ve ayrımcı cümleler kullanmaması gereken ebeveynlerin en ufak bir hatası, çocuklar arasında hayat boyu kıskançlığa neden olabilir'' diyen Dr. Yavuz, çocuğun durumunun kötüye gitmesi durumunda mutlaka bir çocuk psikologuna danışılması gerektiğini belirterek sözlerini tamamladı.

Çocuğunuz Bir Yatırım Aracı Olmamalı!

bayan trend - kadınlar için güzellik sırları

Çocuğunuz bir proje olmamalı!

Yeni moda: "Proje Çocuk" yetiştirmek!

Çocuklar anne babalarının projelerini gerçekleştirmek için doğuyor!Anne baba yaklaşım tarzları her geçen gün yeni bir isim alıyor. Şu günlerde moda "Proje Çocuk" ve "Mükemmeliyetçi Anne Babalar". Proje çocukları mükemmeliyetçi anne babalar yetiştirmektedir.
Modern anne babaların yeni modası "proje çocuk yetiştirmektir".

Peki, neden proje çocuk diyoruz?

Çünkü anne babalar kendi çocukluğunda başaramadıkları arzularını, hayallerini çocuğa aktarıyor ve onu bu beklentilerini karşılayacak bir proje gibi görüyorlar. Bu projelerini gerçekleştirmek için çocuklarının adına karar alıyor ve çocuğa kendi istedikleri yolda ilerlemeleri için baskı yapıyorlar. Henüz hamilelik döneminde çocuğun hangi okula gideceği, hangi sanat etkinliklerine yöneleceği, ne olacağı belirleniyor. Çocuk anne babalarının gerçekleşmemiş arzularını yerine getirecek bir görevli gibi doğuyor.

Anne Baba; "Bu suçu işlemeyin!

Çocuğunuz sizin yarım bıraktığınız projenizi, hayalinizi gerçekleştirmek için bu dünya gelmedi. Çocuğunuzun adına kararlar almaktan vazgeçin ve onun kişiliğine ve ilgi alanlarına uygun olmayan bir program geliştirip ona devam etmesini beklemeyin. Unutmayın böyle yapmanız çocuk haklarına aykırı ve büyük bir suç işliyorsunuz. Bunun telafisi de mümkün değil. Çocuğunuz bu şekilde büyüdüğünde ilerde çocukluğunu geri veremezsiniz. Lütfen zamanında çocuğunuzun çocukluğunu geri verin ve bu suçu işlemeyin.

Anne Baba; "Ben çocuk olmak istemiyorum!"

Çocuk için görev doğar doğmaz başlıyor. Anne baba şartlarını zorlayarak çocuğun önüne inanılmaz fırsatlar sunuyor. Çocuğu en iyi oyun gruplarına, anaokullarına gönderiyor. Özel sanat dersleri aldırıyorlar. Anaokulları da anne babaların bu talebi karşısında oyun okulu olduğunu unutup, eğitim vermeye kalkıyorlar. Böylece çocuk özgürce oynamak yerine anaokulunda çok çeşitli sanatsal branş dersleriyle karışıyor. Çocukların 0- 6 yaşta ihtiyaçları yaşıtlarıyla özgürce oynamaktır. Fakat anaokullarının yoğun disiplinli eğitim programlarından dolayı çocuk kendini ilkokulda hissediyor.
Anaokulu dönemi bitip ilkokul dönemi başlayınca da ilerde en yüksek puanları alabileceği okullar tercih ediliyor. Okulların kendi programı yetmiyor gibi anne babalar geleceğe iyi hazırlansın diye okul sonrası da çocuğun programını dolduruyorlar. Hafta içi okuldan sonra, hafta sonu ise tüm gün çocuk bir etkinlikten bir etkinliğe koşturuyor ve kendilerini kaybediyor. Burada anne babalar gaddar bir patrondan farksız. İnsan Hakları ve Çocuk Haklarına göre çocukların yaşına uygun olmayan yoğun işlerde çalışmasının çocuk haklarına aykırıdır. Anne babaların yaptığı bundan farksızdır. Çünkü çocuk para kazanmak için değil ama anne babalarının ağır beklentilerini karşılamak için çalışıyor ve çocukluklarını yaşayamıyor.

Anne Baba; "Bu kadar beklenti altında eziliyorum".

Anne babalar çocuklarına yaşlarına uygun olmayan programa dahil ederek en büyük suçu işliyor. Lütfen sevgili anne babalar şimdi kendi çocukluğunuza dönün 1 dakika gözlerinizi kapatın ve çocukluğunuzda bir gününüzü nasıl geçirdiğinizi hatırlayın. Eminim çoğunuzun yarım gün okuldan sonra akşam kadar arkadaşlarınızla dilediğiniz gibi oynadığınız, hatta yaz akşamları saat dokuzdan önce eve girmediğiniz aklınıza gelecektir. Hafta sonu ise tamamen size ait olduğunu hatırladınız.

Peki, şu dönemde siz çocuk olmak ister miydiniz?

Zaten çocuklar evde ve okulda 4 duvar arasına mahkum edilmiş. Çocuklar sabah çıkıyor akşamüstü eve dönüyorlar. Okuldan döndükten sonra da başka bir kursa gidecek halleri kalmıyor. Hafta içinin yorgunluğunu hafta sonu çıkaracakken, hafta sonu da anne babanın istediği programa çocuğun katılması istemiyor ve çocuğun enerjisi kalmıyor. Bu şartlar altında çocuk mutlu olmaz, fiziksel gelişimi dahi yavaşlar. Çocuklar bol bol oynayarak büyür.
Çocuğunuzu projeniz görmemeniz dileğiyle,

Lady Gaga'nın Albüm Kapağı Çok Konuşulacak!

bayan trend - kadınlar için güzellik sırları

İşte o muhteşem kapak fotoğrafı...
Marjinal görünüşü, sahne şovları ve Grammy'de topladığı ödüllerle müzik dünyasının en çok konuşulan ismi Lady Gaga'nın merakla beklenen albümü 'Born This Way'in fotoğrafı Nick Knight tarafından çekildi.
Trendleri adım adım takip eden Lady Gaga, yeni albümünden çıkan ilk parçasının görseli için 'Avatar'ımsı bir kılığa bürünmüş.
Omuzlarındaki sivrilikler ve yüzündeki makyajla bir Avatar karakterini anımsatan Gaga'nın fotoğrafı, daha önce de birlikte çalıştığı yetenekli fotoğrafçı Nick Knight tarafından çekildi.
İşte Lady Gaga'nın yeni albüm fotoğrafı...
akterini anımsatan Gaga'nın fotoğrafı, daha önce de birlikte çalıştığı yetenekli fotoğrafçı Nick Knight tarafından çekildi.
İşte Lady Gaga'nın yeni albüm fotoğrafı...

Diş Gıcırdatması ve Çözümü!

bayan trend - kadınlar için güzellik sırları

Diş gıcırtamasına birebir.Yetişkin kişilerde basit beslenme düzeni değişiklikleri dahi diş gıcırdatmasına sebebiyet verebilir. Özellikle alkol ve kafein kullanımı diş gıcırdatmaya neden olur.
Diş gıcırdatmadan kurtulmak için çene kaslarını güçlendirmek gerekir.Stresli dönemlerde artabilen bu durum basit rahatlama egzersizleri sayesinde de yatıştırılabilir. Uyumadan mnce sakin tempolu müzik dinlemek rahat bir uyku çekmenize yardımcı olacaktır.
Çocuklarda görülen diş gıcırdatma ise genellikle strese bağlıdır ve sebepleri üzerine gidilmelidir. Uykudan önce ılık suyla duş yaptırmak çocuğunuzun uyurken daha rahat olmasını sağlar.

DOKTORUNUZA DANIŞIN

Diş gıcırdatmadan kurtulmak için sakız çiğnemekten de uzak durmanız gerekir. Sürekli sakız çiğnemek çene kaslarının tek yönlü harekete alışmasını sağlar. Bu nedenle uyku esnasında da aynı hareket tekrarlanır.
Diş gıcırdatma sırasında birbirine değen dişlerin mineleri zarar görebilir. Bu sebeple damaklık gibi koruyucular önerilmektedir.
Diş gıcırdatmak genelde başka bir sağlık sorunu görülene kadar dikkate alınmaz. Şişmiş damaklar ve şiddetli baş ağrıları diş gıcırdatmanın sonuçları arasındadır. Eğer uyandığınızda dişlerinizde bir ağrı hissediyor ve damaklarınız acıyorsa diş doktoruna uğramanızda fayda vardır.

İthal Gelin Film Oluyor!

bayan trend - kadınlar için güzellik sırları

Bu olay filme aktarılacak.13 yaşında nişanlanıp, 15 yaşında evlendikten sonra Hollanda'ya ithal gelin olarak gelen Hülya Çiğdem'in (35), hayatını anlattığı "De İmportbruid" (ithal gelin) adlı kitabı filmleşiyor. Senaryo yazımlarının başladığı film için Hollanda'dan oyuncu bulunamazsa, oyuncular Türkiye'den ithal edilecek. Filmin 2012 yılında vizyona girmesi bekleniyor.

Senaryo yazılıyor

13 yaşında nişanlanıp 15 yaşında evlenerek Hollanda'ya gelen Hülya Çiğdem'in hayatı filmleşiyor. 2008 yılında hayatını kaleme aldığı 332 sayfadan oluşan "İthal Gelin" adlı kitabının filmleşmesi için 'Eyeworks' film şirketi ile tüm anlaşmaların yapıldığını ve senaryo yazımına başladığını açıklayan Çiğdem, "Böyle bir gelişme sonrasında çok mutlu oldum. Eyeworks film şirketi kitabımı okudu ve çok beğendiler. Böyle bir teklifle bana geldiklerinde bende onurlandım ve kendileriyle gereken anlaşmaları yaptık. Şimdi filmin senaryosunu birlikte yazmaya başladık" dedi.

İthal gelinin hayal kırıklığı

Kitabında ithal gelinlerin yaşadığı hayal kırıklıkları dile getirmeye çalıştığını söyleyen yazar Hülya Çiğdem, "Bu kitabımda büyük hayallerle Hollanda'ya gelip hayal kırıklığı yaşayan ithal gelinlerin neler yaşadıklarını kaleme aldım. Örnek olarak ta kendi hayatımı yazdım. 13 yaşında nişanlandım, 15 yaşında evlenerek Hollanda'ya geldim ve 16 yaşında da anne oldum. Uzun yıllar kaynanamla yaşadım. Bir taraftan da para kazanmak için konfeksiyon atölyelerinde çalıştım. Verdiğim hayat mücadelesinde büyük umutlarla geldiğim Hollanda, bana nasıl hayal kırıklığı yaşattı, bu kitabımda bunu çok iyi anlattım" diyerek kendi hayatının beyaz perdeye yansıtacak olan filmde rol almayı düşünmediğini söyledi.

15 bin adet satıldı

Film çekimlerini yıl sonunda başlanmasının beklendiğini açıklayan Çiğdem, "Şimdi senaryo yazımıyla uğraşıyoruz. Yıl sonunda da film çekimlerinin başlamasını ve 2012 yılı sonunda da vizyona girmesini bekliyoruz" diyerek 2008 yılında kaleme aldığı kitabının bugüne kadar 15 bin adet satıldığını söyledi.